Haydi başlıyoruz.
Selamlar, ben Mert.
Ailemden uzakta yalnız başıma yaşıyorum.
Hemen hemen her gün kendime, bazen de arkadaşlarımla birlikte yemek pişiriyorum ve afiyetle yiyoruz.
Bugün yemek pişirirken aklıma geldi, hadi dedim ben bunu bir blog haline getireyim. Soğanları ve havuçları kavurmaya başlamıştım, bugün için geç kaldım, ama yarın başlıyorum.
Evde hakikaten yemek pişirmek lazım, neden mi?
- Evde yemek yapmak, eğlenceli
- Evde yemek yapmak, ekonomik
- Evde yemek yapmak, günün stresini yok ediyor
- Evde yemek yapmak, sağlıklı beslenmek için önemli
- Evde yemek yapmak, hayatta daha uzun süre kalmak için önemli.
Bu blog işten çıkıp, ufak bir alışveriş sonrası, boş bir eve giren kişiler için. Zaten ev hanımıysanız, bidolu yemekler falan pişirebiliyorsanız, bu site size göre değil.
Haydi bakalım başlıyoruz... :)
11:52 AM | | 0 Comments
Deniz mahsüllü makarna - 28 Mart 2010
Selam tekrar,
Yahu ne var bunda bildiğin makarna değil mi diyebilirsiniz, evet doğrudur, bildiğiniz makarna. Başlıktaki ismini " Pipe Rigatte di Mare" falan gibi havalı bişeyler yazsaydım daha mı hoşunuza gidecekti :)) Tiki restaurantlarda bir tabak makarnayı 20TL den aşşağı yazmazlar, benden söylemesi, bakacak olursanız hepsi makarna işte :P
Malzemeler:
- İstediğiniz şekilde makarna
- İstediğiniz deniz mahsülleri - kum midyesi, midye, kalamar, ahtapot vs.
- Domates
- Sarımsak
- Zeytin yağı
- Tereyağı
- Salça - aslında gerek yok
- Süt veya krema - arzuya göre
- Baharat
10:19 AM | | 0 Comments
Benim Adım Kırmızı :) - 27 Mart 2010
Selamlar,
Dünkü ilk yemek tarifi denemem sonrasında, sizlerden şirin yorumlar geldi, hepinize teşekkürler :)
Fotografların biraz daha iyi olması yönündeki yorumlara dikkat etmeye çalışacağım, zira, gece çekimi, floresan ışık, basit bir dijital kamera ve yemekli ellerle çok da süper birşey çıkamıyor.
Bugün eve daha erken geldim, amaç biraz sportif faliyette bulunmak :) Çocukluğumda bisikletten inmezdim, hatta Güzelyalıdan Bornovaya okula bisikletle gittiğim günlerim olmuştur. Biraz bacak çalışsın, spor olsun, bahar çiçek vs diyerekten bindim bisiklete. Önceleri süper, oh dedim ne rahatmış, tabi bu güzel dakikalar yokuş aşşağı olan yolun bitmesi ile son buldu.
Sonuç 1: Dinleneyim biraz derken uyuyakaldım :)
Sonuç 2: Evde dünden kalma çakma midye dolma var, yanına sadece salata yeter :)
Malzemeler:
- Domates
- Biber
- Soğan
- Zeytinyağı
- Limon
- Tuz
Üşenmeyin, domateslerin kabuklarını soyun. Eğer ki soyarken domatesin üçte birini de helak ediyorsanız, bir domates daha ekleyin :) Domatesleri ve biberleri doğrayın.
Sıra geldi soğana. Dudak büküp ne soğan mı demeyin, hem faydalı hem lezzetli :) İstanbul'da çimdik mantıyı bilen bilir, bilmeyen öğrensin gitsin. Mantı sipariş ettiğinizde, yoğurdu nasıl olsun diye sorulur. SarımsakSIZ derseniz sahibi Asaf Bey bıyık altından %3 tebessüm ederek "Randevumuz mu var ?"der :)) çimdik mantı linki burada.
Neyse işte :), soğanları yarım halka şeklinde ince ince doğrayın, sonra bir kaba koyup, üzerine bolca tuz ekleyin. Daha sonra korkmadan daldırın elinizi ve başlayın soğanları mıncıklamaya. Tuzun etkisiyle soğanları bu sefer elle öldürmüş oluyoruz. Tuz tanecikleri soğanın suyunu çıkartıyor, yumuşatıyor, vs. - Hanımlar peeling hesabı, anlayın işte ;)
Soğanlar mıncıklandıktan, gözünüzden yaşlar aktıktan sonra, soğanları suyla biraz daha mıncıklayın, suyunu süzün sonra bir daha durulayın. Domatesleri, biberleri, ve mıncıklanmış soğanları derince bir tabağa koyun, üzerine limon, zeytinyağı ve biraz tuz, sonra birazcık daha hepsini nazikçe mıncıklayın.
Yanında dünden kalma az ısıtılmış çakma midye dolması ile servis edin :)
Afiyet olsun.
Salatayı yaparken uyku mahmuru olduğum için müzik falan çalmıyordu.
Yemeği yerken Moloko - Sing it back çalıyordu. Dinlemek için http://fizy.com/s/12cbd5
Not: Bu salatanın suyunu hiçbirşeye değişmem :)
1:02 PM | | 0 Comments
Çakma Midye Dolma - 26 Mart 2010
Evet başlıyoruz demiştim :)
Bugünkü yemeğimiz, çakma midye dolma.
Deniz mahsülleri sever misiniz bilmiyorum? ben bayılırım.
Bir İzmirli olarak, küçük yaşlarda harçlığı okul önündeki midyecilere kaptırmaya başlayanlardanım.
Hele ortaokul-lise çağlarında "tepsi kapama" eylemlerinde sık sık bulunurduk. (tepsinin tamamı için pazarlık yapılır, ve 1-2 arkadaş midyelerin hepsi tüketilir) Öyle ki, küçük izmir midyelerinden 100 tanlere kadar çıktığım olmuştur. Üniversite zamanı, taksim meydanında Dündar adında mardinli bir midyecim vardı. İzmir midyeleri kadar güzel olmasa da, ordan da 559 rumelihisarüstü - taksim otobüsü beklerken, mermer merdivenlerde epeyce midye tüketmişliğim vardır.
Çiçek pasajında satılan pabuç kadar olan ve içinden sırf pilav çıkan midyelerden ise hiç hoşlanmam.
Neyse, canım acayip midye dolma çekti ama buralarda bulmak imkansız, e dedim o zaman ben kendi çakma midye dolmamı yapayım.
Malzemeler:
Midye içi - dondurulmuş alabilirsiniz, veya balık pazarında torbada suda satılanlardan
Pirinç
Soğan
Yenibahar - baharat
Karabiber
Tuz
Zeytinyağı
Çam fıstığı
Kuş üzümü - bende yoktu kullanamadım
Şeker
Evet başlıyoruz,
Orta boy veya büyükçe bir soğanı iyice ufak parçalara doğruyoruz. Gözler biraz yaşarabilir, sorun yok. Adam gibi bıçak tutmasını öğrenin, serçe tutuşu denen şeye dikkat edin. Parmak uçlarınız soğana paralel değil dik olsun, böylece bir sakarlık durumunu, hasarsız atlatırsınız. Gidip hazır doğranmış soğan da alabilirsiniz, ama ben diyorum ki bu işin zevkine varın, tembellik etmeyin.
Tencereye 3-4 yemek kaşığı kadar zeytinyağını koyun ve soğanları karıştırın ve öldürün. Soğanı öldürmek tabiri şudur, yerken takır takır ağzınıza gelmesin, erisin. Bunu da ateşte karıştırarak 5 dk da falan halledebilirsiniz. Üzerine çam fıstıklarını da ekleyin, bende yoktu ama varsa kuş üzümünü de.
Sonra midyeleri ekleyin, onları da biraz soğan ile karıştırın. Nazik olun, midyeleri paramparça etmeyin.
Midyeler hafif suyunu salar, mis gibi kokmaya başlar, şimdi sıra baharatlarda.
İşin sırrı yenibaharda. Karabiber renginde olan bu baharat, heryerde var, bu olmadan çakma midye dolma olmaz. Bundan duruma göre 2-3 çay kaşığı serpiştirin, yine acılık durumuna göre 1-2 çay kaşığı karabiber atın, biraz tutam tuz ve 2-3 çay kaşığı toz şeker. Rengi biraz koyu ve değişik oluyor ama merak etmeyin doğru yoldasınız. :)
Bu karışımı da bir güzel karıştırın, ama dediğim gibi nazik olun. Eğer çok kuru olduysa biraz su ekleyebilirsiniz.
Karışımın üzerine 1 bardak pirinci dökün. Jasmine falan olmasın, hatta kırık pirinç falan daha iyi bile olur. Ben pirinci ne yıkıyorum, ne suda bekletiyorum, direk poşetten tencereye.
Hafif biraz daha karıştırın, sonra 1 bardak pirince 2 bardak su ekleyin, karıştırın. Büyüklerin söylediği gibi tane tane pilav yapma niyetinde değiliz, hatta hafif lapa ve sulu olması tercihimiz. Bu yüzden, bu karışım kaynamaya, pirinçler suyunu biraz biraz çektiğinde bir karıştırın, tadına bakın, yarım bardak daha su ekleyin. 5-6 dk sonra tekrar kontrol edin, ben bir yarım bardak su daha koyma gereği duydum, yani totalde 1 bardak pirince 3 bardak su eklemiş oldum.
Pilav yaparkenki gibi aman karıştırmıyayım falan derdinde değiliz, hatta pişme işlemi süresince 3-4 kere nazikçe altüst yapmak daha faydalı.
Arada tadım yapın, kendinize torpil geçin midyelerden de höpürdetin birkaç tane. Pirinçler iyice şiştiğinde, tencerenin kapağını açın, ocağın altını kapatın, ve 3-5 dk demlensin bekleyin.
Tabağınızın kenarına limon dilimleri ekleyerek servis yapın. :)
Afiyet olsun.
Not 2: Pişireniniz olursa yorum yazsın lütfen :) merak ediyorum :))
12:01 PM | | 0 Comments